Bayram delikanlısı Damat Ferit

>> 22 Eylül 2009 Salı

Bir bayramı daha bitirdim bitirdik, bu bayramlar beni çok yoruyar arkadaş. Valla oraya git şu amcanın elni öp, istanbul trafiğinde araba sür, sonra çık baklava ye yemezsen aaa olmaz ye ama lütfen bir tane al. Almayınca alınıyorlar sonra mecburen yiyorsun bazen yeter lan yemiyorum baklava baklava başka tatlı mı yok niye sütlü tatlı yok diyesim geliyor ama demiyorum huhe:=))

Şöyle bir sütlü tatlı olsa hem hafif olur daha çok erim hem de küfür etmem arkadaş. Bundan sonra sütlü tatlı yapın:)) Yediğim içtiğim bana kalmasın yediklerimi de yazayım gittiğim yerlerde ki çetelesini tuttum da:)) Baklava (değişmez tatlımız), saray sarması (fıstıklı olandan bir tatlı), bülbül yuvası, kadayıf, künefe, tatlılarımız bu kadar tuzlulara geçelim:) Börek, sarma, dolma, içli köfte falan, yanında da genelde çay ama annemin yengesine gittik o vişne suyu verdi takdir ettim en azından farklıydı ama midem fena oldu sonra :)))

Eee lan bu kadar yiyince haa bir de kahve var insanın midesi fesat geçiriyor kilosunda falan değilim ben zaten ama midem bozuldu bir gün böyle tuvaletle ilişkin kesiliyor sonra birden bir boşalma oluyor karışık bir şey midede nasıl davranacağını şaşırdı huhe:)) iğrençç:D

Bir de bu blogger bozulduydu çalışmıyordu ya düzelmiş galiba yola gelmiş bu bozukluğun bayrama gelmesi iyi oldu:))) Arada gidiyor galiba yine şimdi gitmesin lan:)

Harçlık durumu nasıl dersen demem yok öyle bir şey çünkü, peder bey eşek kadar adam oldun senin bana para vermen gerke diyerek koklatmadı bana çok pis baktım ama yemedi arkadaş:))) Annem olmasa açlıktan öleceğim lan:)) Dayı amca enişteden de bir numara çıkmadı eskiden ne para alırdık offf :)) Sonra da hepsini harcardık 1 haftada. Zaten okuldayken de ben haftalıımı pazartesi günü harcardım diğer günler züğürt gezerdim. Arada iddaaya girip kazanırsam param olurdu eğer kaybedersem öbür haftaya da içeri girerdim ama Kaan (kuzen)sağolsun az parasını yemedim huhehee:)))

Biz gittiğimiz gibi eve gelen giden de çok oldu, hatta biz bir yere gittiğimizde ailecek, telefon çalar peder açar efendim Alooo, karşı taraf ee biz size geldik ama yoksunuz, peder : hemen geliyoruz yoldayız zaten biz köşedeyiz hemen. Ne yalan lan yuh. Ondan sonra damat hızlı sür makas yap, emniyet şeridini kullan :))) canımı yolda mı buldum ben cıx cıx:)))

Neyse Bbyram bitti hoş bitti. Diğer bayarmlara artıkın:))

Read more...

Benim Ailem Bir Geyikti Yavrum

>> 13 Eylül 2009 Pazar

Pat diye giriyorum yazıya. Bizim 56 yine 55 olmuş. Blogger milleti, ama neden böyle oluyor? Ben anlamıyor hiç... Sabaha doğru, yüreciğim hop oturup hop kalkıyor. Ayrıca Damat'ı göreniniz var mı? Adam kayıplara karıştı. Yoksa bu aranan katil bizim Damat çıkmasın abaaooo :)) :p

Bizim ailenin 4 numaralı üyesiyim ben. Yani karışık aile durumumuz dışında, babamın 4 annemin 2. çocuğuyum. Ve bu karmaşık ve kalabalık aileye büyükler de eklenince birçok geyiksel olaya maruz kalıyoruz efenim. Öyle ki ben okul açılsa da lafını çok az kullanıyorum. Çünkü anne baba ocağında geyikler, aforizmalar, metaforlar gırla... Bu yazıda sizlere örnekler verecek ve eğlendireceğim. Garanti veriyorum, iddialıyım yani... Hazır mısınız? Ama yorum olmadan da insanın şevkisi gelmiyor hiç yau, uzun uzadıya yazıyorum sonra bi Damat gülüyor, bi ben oh ne ala...

Ailede ben ailenin bi şebeği, annemin tabiriyle "sarışın olsan tam olacakmış" kızıyım. Saflıklarım çoktur. Saf, temiz, masum aile kızıyım yani:p

Günlerden bir gün, ben yine sabaha karşı uyanıyorum. Pazar günü, ailemizin balkon kahvaltısı günü. Klasiktir, babam elinde radyoyla Vivaldiden, Mozarttan eserler eşliğinde beni uyandırmaya çalışır, kardeşim pek uyanmaz, olan bana olur:p Neyse bu zorla uyandırılmaya çalıştığım pazar sabahı, annem, babam, kardeşim uyanmışlar. Balkonda kahvaltı başlamış, annem muhtemelen son bir şansımı deneyim diyor, yanıma geliyor. Ben onun tekrar dönmesini beklerken uykum kaçıyor, ama afallamışım, 1 2 saat ancak uyumuşum. Balkona çıkıyorum. Apatllamış bir ses tonuyla, şu repliklerin geçmesine sebebiyet veriyor, babama asist yapıyorum, o da 90dan çakıyor golü...

- Anne bu ne ya, sabahın körü , saat kaç ki, napıyosunuz siz? Kahvaltı mı , hani çay?

- Kızım gel çay koyuyum otur sen.

- Ama anne saat?

Ve babamdan herkesi koparak ayıp laf, hiç yakışıyor mu bi babaya cık cık cık..

- Ben iki daha gidip gelsem bu kız böyle salak olmayacaktı.

Puhaaaaa, ohohoho eşliğinde babam, kardeşim ben gülmekten kendimize gelmeye çalışırken, annem sinirli sinirli babama bakıyor, densiz diyor. Gülmemeye çalışıyor, bu esnada kardeşim sandalyeden düşüyor falan...


Örnek ikiiiiiii:)

Bu facebookta gördüğünüz ramazan davuluna halay çeken gençler var ya, işte onların atası babamdır. Yaşım 14 15 civarlarında hatırlarım, babam aşağı iner, biz balkona üşüşürdük. Davulcu ve zurnacıya yüklü bi bahşiş hazırlar, onlar gelince, çiftetelli çalmalarını rica ederdi. Tüm mahalle öylee gülerekten çiftetelliyle donanırdı. Balkonda oynayan falan mı dersin artık:p


Örnek üüüüüüç:)

Yine ayıp bir örnek ama napayım, ailem ayıp bi aile demek ki:p Biz eğleniyoruz ya ona bak sen:D

Babannem 6 çocuğu büyütmüş, üstüne tarlada tütün falan uğraşmış durmuş. Tüm aile otururken diyorum ki babanne niye o kadar çocuk yaptın ki, hem tarlada da yoruluyomuşsun, çok olmasa sıkıntı çekmezdiniz hani...

- Kızım deden iki işi biliyodu, bi tarlada tütün eker, diğeri yatakta beni ..er!

Yoook artık dediğinizi duyar gibiyim, ama yapacak bişey yok, babaannem böyle :p


Diğer örnek:

Babamın bi dayısı var. Kendisi 70 küsür yaşlarında. Arkeolog. Kafayı internetle bozmuş. Hatta kendine site bile yaptı. Sanki köy kahvesinde anlatır gibi katıldığı kazıları, çalışmaları falan anlatıyor o sitede. Bir de anlatımı öyle komik ki.

"Köylü kadınlar bize gözlemeyle ayran getirdiler, yedik içtik derken bi amca bana bi hikaye anlattı. Neyse efenim Selçuklulardan kalma bu küp...." diye yazmış sayfalarca, kim okuyacaksa...

Bir de bu büyük dayı msn de çok trip atıyor bana. Şöyle muhabbetlere çok maruz kaldım.

- Kızım nasılsın, okul nası gidiyo
- Sağol büyük dayı iyiyim, işte okul da iyi, sen nasılsın
-Neyse sen geç cevap veriyosun hadi işim var benim hoşçakal baaay

Ulan bu ne şimdi? Gören de sevgilim sanır, neyin tribi? Gelmişin 70 yaşına :))


Konu değiştiriyorum. Benim babam rakı içmeyi sever, iyi de içer, öyle sağa sola döküp atmaz, şirin sarhoşlardandır kendisi. Bir de rakı masasında muhabbetine doyum olmaz... Babamla yine karşılıklı içiyoruz. (Evet öyle moderniz :D ) Karşı komşu mağazasının önünü yıkıyor ama saat gecenin 1 ya da 2 si. Babam şöyle sesleniyor.

- Ahmet efendi gecenin yarısı ne temizliği bu?
-Uyku tutmadı bu saatte, ben de hava sıcak serinlesin diye şey yaptım.
- Ahmet bırak yenge seni evden kovdu dimi.

Balkondan yenge görünür.

- Ahmet gözün kör olmasın, su saati fıldır fıldır
-Hanım serinlesin ortalık

Babam muhabbete karışır, muzurluğunu yapar.

- Yenge senin bey rakı istedi benden, yengen vermiyo dedi, bi kadeh veriyorum ben de.

Sonuç: Babam eline bi kadeh rakı alır, aşağı iner, yengemiz bas bas bağırır ahmet gözün kör olmasın içme şunu diye, ahmet amcayla babam hortumu kaldırıma bırakmışlar, ayaklar çıplak bi şekilde sanki kokteyldeler, ayakta rakı içiyolar. Yenge o gece gerçekten de Ahmet amcayı eve almaz, misafirimiz olur.


Anılarımızdan sonuncusuna geçiyoruz.

Karlı bi akşam. Bu kez daha bi küçüğüm. Babam av arkadaşlarıyla ava gitmiş. Onların eşleri de bizdeler, gecenin bi yarısı, ama ben bu muhabbet ortamını sevdiğim için uyumamakta direniyorum. Derken babam üstü başı ıslak av kıyafetleriyle gelir. Bir de rakı yuvarlanmış belli... Babam üzerini değiştirir yanımıza gelir. Çay, kahve derken epey bi zaman geçer. Bu arada yine yengelerden biri babama sorar bizim bey nerde diye. Babamı alır bi gülme. Kimse anlam veremiyor ama hepimiz o uzun gülme krizine dayanamayıp başlıyoruz gülmeye. Sonra babam sakinleşir ve anlatmaya başlar:

-Biz Metin abiyle gelirken kol kola girdik, önümüzde elektrik direği çukuru varmış, önce o düştü çukura sonra hoop ben

- eee?

- Eesi o altta kalınca baya bi ıslandı, ben de onu kapının önüne bıraktım, yenge gelir şimdi gönderiyorum dedim, baya da sarhoştu o yenge söylemesi ayıp.

-(annem atlar)Metin abi ev kapısının önünde, sırılsıklam bekliyo mu yani?

Herkes koşa koşa yan komşuya doğru gider. Bi bakarız ki Metin amca kapının önündeki dolu çuvalın üstünde oturur halde sızıp kalmış, her tarafı su içinde... Tüm yengeler ve biz gülme krizine tekrar girip sonrasında Metin amcayı hanımı kulağından tuttuğu gibi eve atar...



Bizim aile serüvenleri anlatmakla bitmez aslında ama uzun olmasın daha fazla. Öyle yani, benim ailem geyiklerden oluşur... Bol bol kahkahalar atarız, zor zamanlarımız da çoktu muhakkak ama gülmeyi hep bilmişizdir. Allah herkesin ailesine gülmeyi öğretsin diyorum. Garip ama güzel bi dilek oldu eheh:D

Read more...

Vedalaşmak Zordur ( Hiç hüzünlü bi yazı beklemeyin! )

>> 9 Eylül 2009 Çarşamba

Kafamda uçuşan örümceğin baskısı altında yazıyorum bu yazıyı. Kesin bi arkadaşı komplo kurdu buna. Geçtiğimiz kış da aynı şekilde bi örümcekle yaşadım. Ben ona baktım o bana... Yeri geldi grip oldum, çorbamı yaptı :p Sonra araya yaz tatili girdi, ölmeden son vasiyetini bıraktı bu hayvana demekki...



- Evladım benim çok fazla vaktim kalmadı

-Öyle deme baba! Sen bizi bile gömersin.

-Sus lan eşşoğlu. İyi dinle, bi kızın evi vardı hatırladın mı?

- Şu seni öldürmeye kıyamayan kız mı baba?

- Hı evet o salak, önceleri salak dedim, öldürmüyodu beni. Ama sonra vicdan sahibi biri olduğunu anladım. Çok emeği geçti bana, benim de ona. Onu yalnız bırakmayacaksın. Kafasının üstünde uçuşup, yatağının başlığında uyuyacaksın. Alışmıştır, benim yokluğuma dayanamaz. Eylül gibi geri gelir evine.

- Tamam baba, dediğini yapıp gideceğim, oraya yerleşeceğim.

- Aferin, eşşehü...

-Baba,baba...babacım..



Diye bir diyalog geçtiğini düşünüyorum ben. Bu örümceğin adını Cemşit koyuyorum. Ekşi sözlükte her komik diyalogtaki erkek isimlerinin yüzde 80i Cemşittir. Benim neyim eksik?

Bugün yine bi akşamın yarısında uyanmalar falan. Bugün erken yatmaya niyetliyim. Gün yüzü göremez oldum. Hayır sel falan olmuş, insanlar ytip gitmiş, hiçbir şeyden haberim yok inan. Böyle yatakta vakit öldürüyorum. 24 saatim bu odada geçiyor. Cemşitse şu an nestea'min üstünde dolaşıyor. Nestea böğürtlen lan bu! Canım pahasına da olsa Cemşitle kıyasıya bi rekabete dönüştürürüm bu işi.



Friendfeed var ya, hani artık benim de var... Abone sayısı, abonelik sayısından fazlaysa birinin çok kıl oluyorum. Benim 10larda seyrediyor her ikisi de, ama olsun. Eğlenceli bir şey.

Ah, bak asıl gündem bombası. Tokat Kebabı! Allahım nasıl bir lezzettir bu. Nasıl bi kebaptır. Ben kendimi bildim bileli hiçbir yiyecek için böyle ağzımın sulandığını hatırlamam. Her haftasonu pikniğe giderken, "baba tokat kebabı fırınımızı alalım noluur" diye yalvarırdım. -di li geçmiş zaman kullanıyorum, çünkü artık memlekette değilim, piknik günleri yok, anne baba sıcaklığı yok, lanet ! Neyse bu tokat kebabı nedir? Kuzu eti, patlıcan,domates ana öğelerimiz. Bir de kasaptan kuyruk yağı alır da şişe dizerken aralarına geçiriverirsen off "dadından yinmez" bir hale dönüşür kebap. Tarifini vereyim diyorum ama, bazı blogeditörleri resimli tarifler falan veriyorlar, hayır yani, bir sürü tarif sitesi var, onu geçtim vikipedi bile tarif veriyor, gidin ordan bakın canım :p ( Damat beni yakalayamağğğz! euhaue) İşte buyrun size sadece resmi!




Hani bazı listeler vardı ya, hayat boyunca yapman gereken 100 şey diye. Bu tokat kebabı yemek, herkesin listesinde olsun, beni anın, benim yerime yiyin falan...

Ben küçükken diye başlayan bi anım var sırada. Aslında küçükken herkesin anıları arasında olan bir şey bu bence. Yoksa sadece ben bu kadar salak olamam dimi:p hayır deyin bana:p Şimdi efenim, annelerin gün sonraları sendromu vardır ya, ayakkabılar çevrilir, kapı önlerine dizilir. Sonra tüm hanımlar ev sahibiyle öpüşür ve ondan sonra aklım " bul karayı al parayı" düzeneğinde karıştığı gibi bi sarmal halini alır...

-Allahaısmarladıık, güle güle, hoşçakal, elveda!

Hangisi hangi kelimeyi söylemeli? Giden mi hoşçakal der, kime güle güle dedi annem, annem niye allaha ısmarladı, anne ne ısmarladın, bi kutu çikolata gibi iğrenç geyiklerin dışında. Ben hala öğrenemedim bu işi. Ve şöyle ki Berşanist adlı blogger arkadaşımın bi karikatürü var bu konuyla ilgili... Ayrıca über bi çizerdir, karikatüristtir. Neyse bu karikatürde de ilgiyi çekecek bir şey var ki yazarken de yanlış yazılmış. Yani erkek çocuğu evladımız burda da yanlış söylüyormuş. Kimse farketmeden baya bi müddet kaldı bu karikatür Berşanistin blogunda. Demek ki hakkaten kimse bu işi bilmiyor. Elveda seromonisi kursları olsa gidicim artık:p




Bir yazı sonuna daha geldik sayın okuyucular, 55 içinde hala bizi okumamış olanlar, ayıp edenler, izleyici kısmına sadık kalmayanlar:p Hepinize selsiz, fırtınasız günler dilerken ve lafı gevelerken hala hoşçakal mı, güle güle miydi onu düşünüyorum:p

Editoryus: 55 miz artık 56 olmuş. Ne mutlu, nice 56lara:)

Read more...

Pazar maceram, çatal karam :)

Madame'ın bana katılmasıyla birlikte tam tam dansımı artık yalnız yapmıyorum. Daha güzel şeyler çıkacak Madame sayesinde yeni figürler falan:)) Belki ileride bu dansı tangoya, salsaya falan bağlarız artık hayırlısı huhe:))

Bu yazımı televizyonda Derya Baykal açık, keşkül yapıyor malzemeleri veriyor şimdi:)) winamptan da böyle pop techno bir şeyler çalıyor garip bir hava var yani ortamda:)) Dışarda da hava kötü yağmurlar yağıyor rüzgar esiyor ama show must go on prensibine sahip biri olarak beraberim sizlerle:))))


Dün, pazara gittim annemle birlikte hep bizim pederle giderlerdi bu kez peder telefon açtı baktım peder arıyor, aha dedim kesin bir şeyler isteyecek acaba uyuyor numarası mı yapsam diye düşünmedim değil ama merak ne güzel şey açtım lan:)) Bugün pazara sen git anneciğinle dedi bana böyle alaycı br ses tonuyla sanki çinden Ni haha kahkahalaru yükseliyordu nedenini açıklayacağım şimdi:), ben de yeni uyanmıştım uyku sersemliğiyle tamam giderim ne olacak ne yani dedim. Tabi sonra nasıl bir yanlış yaptığımın farkına vardım arkadaş. Babam dün dünyanın ne mutlu insanıydı galiba :)))

Neden biliyor musun hıı neden annem pazara bir başından girer, diğer ucuna kadar hiç bir şey almadan gider sadece bakar. Dahao taaa diğer uçtan önceden belirlediği yerlere hareket edip onları alır. Ama arada unutur tekrar döner tekrar dönersin. Tam bi işkence arkadaş:)) Ayrıca işine de karıştırmaz sen ne anlarsın domatesten diye verir karşılığı sussar kalırsın lan::) Eee pazara neden sen gidiyorsun o zaman arabaya kadar kim taşıyacak arabayı kim sürecek tabiki ben:) Şöför ve amele görevini üstleniyorum pazar gezilerimizde huhe:)) Bu pazar seyahati de epey bir uzun sürer tam bir imtihan bir erkek için:)))

Bu bloga Google Analytics falan eklemedim ne kadar kişi giriyor nreden geliyor diye merak etmiyorum aslında sadece yorumlar önemli benim için:)) Bu güzel bloguma yorum yazanları, takip edenleri BlogMania denen blogta yer vermeyi düşünüyorum rüşvet mi aaa nasıl ki huhe:)))) Bize bloglarınızda linkte verseniz tadından yenmez huh:)) Konu kaynadı yine Alexa verilerinde Keywordslar var en çok hangi kelimeden geliyor diye orada gördüm Odtü Öyp yazarak en çok gelinen kelime olmuş, çok akademik blog oldu burası lan.Selam ederim hepsine huhe:)))

Yine çok saçmaladım ben di mi di mi:))En iyisi bu kadar beyinlerinize zarar verdiğim yter. Fazla doz alındığında damat ferit kalıcı zararlar verebilir:))) Kaçın kaçın :D

Read more...

"Kargalar Oruçsa Vaktin Ne Önemi Var" Postu

>> 8 Eylül 2009 Salı

Sabahın 6sı. ( Bu postu yayınlarken 7 buçuk olduğunu farkettim, yok artık diyorum).


Üst kattaki komşunun bebek viyaklamasına kapıcının bahçedeki gürültüleri eşlik ediyor. Sanki birileri bu adama al sana bi daire bu da anahtarı, her sabah apartmanı gürültüden ayağa kaldıracaksın diye emretmiş. Hayır giriş katındayız bir de... Penceremin önüne sopa falan koyuyor, diyorum bu adam beni dövmeye niyetli, her pencere önünde bi vileda sapı, bi sopa falan... Korkuyorum kapıcımızın şiddetinden :/

Huh! Ben kendim kimim demeden, söylemeden daldım konuya. Bak tam şurada anlattım aslında;


http://ubermadam.blogspot.com/


Oradan çıkarımlar yapabilir, tek posttan faydalı bilgiler çıkarabilirsin. Bilgi her yerde, almasını bilene sonuçta :p

Daha blogu tam oturtamadık. Oturtmayı bırak, hoşgeldin çayımızı bile içemedik yahu. Daha güzel olacak, her şey cezbedecek, "uu böyle blog olmaz olamaz" diyeceksin. Ben burada anlatmayım tabi neler olacak diye. Ama bomba bomba geliyoruz.

Ya o bu değil de, bu küçük ayak parmağının var olma sebebinin ciddi ciddi kapı kenarlarına çarpmak olduğunu düşünüyorum. Gerçi bugün resmen strike yaptı kapı ayağıma. Haşırt diye geçirdim, tam o an böyle içinden "hıcckk" diye iç çekersin ya, ağlamakla sızlanmak arasında gidip gelirsin falan. Mutasyona uğrasak da gitse o küçük parmaklar...

Bugün konudan konuya atlayım, tarzlar arası köprü kurayım istiyorum. Sabahın köründe yapılacak tek bir şey var sonuçta. Gidip yatağında paşa paşa uyuyacaksın. İlla diretiyorsan uyumamak için, beyin bi yerden fire veriyor yani.

Haftaya okul başlayacak, daha ders kaydı bile yaptırmadım. Ben kayıt yaptırmasam da misafir öğrenci olarak devam etsem, son senem nasılsa, hiç yönetim uğraşmasa benimle mesela... Çünkü berbat bir öğrenciyim.Uyanamıyorum. Aslında tam da üniversiteliymişim. Akşam yatmak sabah kalkmak bilmezsin azarını işiten ilk insanlardanım ben. Bu yüzden 1 yılım uzadı. Okulumuz da yüksek okuldan yeni fakülte mertebesine yükseldiğinden, eski müdür, yeni dekanımızla aram da gayet iyi söylemesi ayıp:p Şu geçtiğimiz son dönemki final haftamda komşum olması sebebiyle beni finallere arabasıyla götürdü. Hoş 11 deki sınava sabahın 8 inde gitmek de fena. Hayır arabana aldın, okula kadar getirdin, odanda da bi çay ısmarla bari di mi. Havamız iyice artsın :)

Akşam bi hatunla tanışıyorum. Toplu msn konuşmasında yakın bi erkek arkadaşım, onun kız arkadaşı ve ben. Konuşuyoruz, yenge tanıtma faslını atlatıyoruz. Onların çift oluşuna dair güzel gelecek hayalleri kuruyoruz. Bense bu düzende 3. kişi oluyorum. " şu an onların yanlarında da olabilirdin madamé, koyverme kendini" diyorum. Konu futbola geliyor. Esip coşuyorum ben. Hatun da anlıyor gibi futboldan falan. BJK li. Ve falsosunu yapıyor, e bizim delikanlı kör kütük ya, deli divane ya, anlamıyor hatunun ne zattirizottik bi futbol anlayışı olduğunu.

"Madamé": Ben fenerliyim, ohoo alayına rest ulan

"Hatun": Ya ben beşiktaşlıyım bi kere, hem fb galatasarayı yeniyo, biz fb yi yeniyoruz... E gs yi de biz yeniyoruz. En birinci takım biziz. ahaha

" Madamé " : Hmm enteresan... Cidden, yılın bomba tespitidir bu. Vallahi, helal olsun...

"Angut Arkadaş,Moron Sevgili" : Ehe, canım benim ya, futboldan da anlıyor madamé baksana yengen, oy aşkım, vıcık bıcık ecik böcük...


Ben kendimi bir puma çevikliğiyle o muhabbetten eksik ediyor, aşklarıyla baş başa bırakıyorum. Ha ben niye uyumadım onu anlatacaktım di mi... Farmville... Duyan duymayana anlatsın, facebook oyunu. Zaman öldürücü... Bildiğin öldürüyor yani. Çilek ektim, onların yetişmesini bekliyorum. Yoksa pat diye çürüyolar falan. Şimdi baktım da, uyusana kızım, ne çileği, ne vişnesi dedim kendi kendime. Sonra fotoğraflarımı karıştırırken kendi tv çekimlerime denk geldim...


Burada Serpil kaza kurşununa kafa atması gereken bi hanım ablamız.Yahu denir mi Türk erkeğine böyle şeyler ya... Norveçin tek derdi ellerinin kuru olması olduğu balıkçı amcalara benzer mi bizimkiler? Ne varsa bizimkilerde var boş ver, aklına soktum bak durduk yerde ahah:)



Caner ve Kuşum Aydın! Olay şu, tabii baya oldu bunu çekeli, Aydın o zaman takım elbiseli bi amca değil, tül gömlek giyen bi bacıydı bizim nazarımızda. Neyse Caner bunalımlar geçiriyor, Ak sakallı dedenin dahi kendisine kazık attığını söylüyor falan hastaneye yatırıyorlar. Hastaneden canlı bağlantı al sana. Canerde bi oksijen maskesi görüyorum ben. Oksijen almak istiyosa gelseydi bana verseydim 12000 bar basıncı, feleği şaşar, gözleri döner, hayatının anlamını kavramaz mıydı? Ah be Caner, heder ettin kendini de Aydın ı da iki damla oksijen için. Bizleri de ağlattın içimiz kıyıldı...

İlk postum da böylece vatana, millete, 55 e hayırlı uğurlu olsun... Beni şevke getirin, ilk yazıda öyle überliğimi sergileyemem hemen, ortama ısınmam lazım...

Güneş doğarken ardında tepelerin, geldi uyku vakti madamé ' nin:))

Read more...

Damat Ferit yeni projeleriyle yeni sezona hazır :)

>> 7 Eylül 2009 Pazartesi

Hello 55 takipçim damat severler, biricik güzel insanlar. Yine hello beni başka platformlar üzerinden izleyen güzel insanlar:)) Bu güzelim ulvi blogu çok boşladım farkındayım, sizleri çok üzdüm onun da farkındayım. Sürekli damat ah damat neden yazmasın diye hayıflanıyorsunuz ama artık bitti hasret bitti gurbet bitti hepsini geride bıraktık yeniden sahnelerdeyim. O kötü günleri geride bıraktım artık çok daha şen ve mutluyum:)))



Blogun temasını da değiştireceğim böyle çok şükela bir şey yapmayı düşünüyorum yok yapamazsam da olsun siyah yaparım esikisi gibi bundan sıkıldım fazlasıyla.

Ve gelelim sürpüz habermize. Biliyorsunuz bilmiyorsan da senin sorunun burda biz ritimsel olmayan tamm tam dansı yapıyoruz eğeleniyoruz. Tek kişilik bir gösteri sunuyorum sizlere. Bundan sonra te kişil değil iki kişil olacak çok daha güzel olacak:))

Çok sevdiğiniz ve bildiğiniz bir kadın blogggerımızla birlikte tam tam dansı yapacağız bundan sonra. Her şey imzalara kaldı yarın beraber tema seçeceğiz sonra da nikah törenimiz var :))Herkesi bekleriz. Bundan sonra ismi blogun

Damat Ferit ve Madame olacak. Çok karizma oldu. Bizimkisi bir blog hikayesi. Siayah beyaz film gibi biraz:)))

Read more...

Damat Ferit Twitter

Son Yorumlar

Ukturk tarafından Damat Ferit için çok deli tema. BlogMania